Freitag, 20. Mai 2016

Göbekli Tepe' ye veda...

Klaus umun endişesi kazıyı, eser depolarını, yayınları düzenli bir şekilde arkasında bırakmak, projeyi devam ettirecek yeni nesillere kolay ulaşılabilir verileri iletmekti. Onun ardından birbuçuk senedir özellikle yayına yönelik, depoda bekleyen eserlerin belgelenmesi, incelenmesi konusunda kendimi sorumlu hissettim, bitirmem, düzenli bırakmam gereken işler vardı...Anca bu yıl, kendimi tekrar hazır hissettim Urfa ya çalışmak için gitmeye...Ama yapılan başvuruda önce ekip list...esinden ismimi sildirmiş birileri, ayrıca başvuru yapın dediler depo çalışmaları için, onu yaptım beş haftadır iki satır yazıyı yazıp göndermeyip, benimle, yarın arayın, on dakika sonra arayın diye adeta dalga geçtiler, yüzlerindeki pis sırıtmayı her seferinde görür gibi oldum....bugün nihayet yazı geldi, Urfa müze müdürlüğü yapacağım çalışmaya kısıtlama getirmişmiş, efendim 1995-2014 yılları arasında bulunan eserleri değil , şimdilik sadece 1995-2000 yılları arasında bulunanları çalışabilirmişim...Neden? Maksat eğlence olsun işte! Kazı görmemiş, arkeoloji okumamış insanlara emanet edin siz bilimsel çalışmaları, böyle dalga geçilsin araştırmacılarla...kazı gören birileri olsa etüdlük eserleri yıllarına göre değil , tipolojilerine göre ve ya bulundukları toplama birimine göre ve ya hammaddesine göre çalışacağımızı bilirlerdi en azından...ama kazı ve araştırma kimin umrundaki artık, millet birbirini çiğneyecek Göbekli Tepe yi nasıl paylaşalım derken...bir de üstüne, gönderdiğimiz yazıyı beğenmediyseniz bir daha başvurun dediler pişkin pişkin telefonun öbür ucundakiler...utanın yahu kendinizden! ..üzerinde şu an tepindiğiniz Göbekli Tepe ye eşimle birlikte 20 yılımızı verdik, insaf ! Kısacası yetti bana artık, geleceğe aktaracağımız dokümanlarda neden çalışmalara devam edemediğimi açıklarsam sorumluluk üstümden kalkar umarım...Klaus dan da özür dilerim bir dahaki ilk buluşmamızda, işlerini bitiremediğim için...hadi bana eyvallah...ne haliniz varsa görün... ben yokum bu işte artık... Klaus un aramızdan ayrılışına sevinçlerini gizleyemeyenler ve bana da hemen ardından keşke sen de ölseydin de kurtulsaydık hissini verenler, ölmediysen de biz seni yok etmesini biliriz harekatının önderleri sevincinizi doya doya yaşayın! Bir de bugün, sosyal medyada yazdıklarım dolayısı ile kendince beni uyarmaya çalışan alman solucan var, Doğuş Grubunun yaptıklarını eleştirmeyecekmişim, yoksa çalışma iznim gelmezmiş...Neymiş bu Doğuş grubu yahu, neler olmuş ya da oluyor Kültür Bakanlığında...dedim ya ben yokum artık bu işte, kalanlar düşünsün... Göbekli Tepe ,Klaus un duruluğundan sonra sizleri ne kadar barındırır onu da göreceğiz artık...

5 Kommentare:

  1. Çiğdem hanım, eleştirilerinizi yüreklice paylaştırdığınız için kutlarım. Bilimsel düzlemin hoyratça çiğnenmesi, verilen emeğe karşı gösterilen vefasızlık en azından Klaus Schmidt'e saygısızlıktır. Sizinde onun kadar emeğiniz var Göbekli Tepe de. Bilime kattıklarınız için sağolun.

    AntwortenLöschen
  2. Çigdem hanim,
    Türkiyede çalisan tüm degerli bilim insanlari ayni durumdalar. Bu insanlar kendi yapamadiklarini baskalarina da yaptirmazlar veya yapilanin üstüne yatarlar sanki kendileri yapmis gibi. Malesef Türkiyede son yillarda yapilanlar Türkiyenin 100 sene geri gitmesine sebep olmustur.
    Eminim ki Gitmeniz yönetimdekileri sevindirmis ama birçok göktepe sevenlerini üzmüstür.. Gitmeyin kalin diyecegim ama beyni küçük insanlarla da ugrasmanizi istemem çünki bunlardan bizde çok var ve bunlari egitmek ise milyonlarca göktepe calismasina benzer.

    AntwortenLöschen
  3. Sayın Çiğdem Köksal Schmidt, emekleriniz boşa gitmez, sadece ertelenir, emin olun. Yüreğinize sağlık...
    "Neden 2000-2014 yılları arasındaki dönem?" sorunuzun yanıtı açık aslında..Tarihlere bakınca...Üzülmeyin diye yazdım.Saygılarımla,

    AntwortenLöschen
  4. Bir Türkiye klasiği malesef...Tıpkı Vefa'nın Istanbul'da bir semt olması gibi...üzücü

    AntwortenLöschen
  5. cok icim acidi..insanligin ve altin cagin kadim bilgeligi var orada..kimlere emanet simdi, aylardir gidiyorum kapali cildiriyorum..sanki icinden birseyler bulup yurutup saklayacaklarmia gibi geliyor. Bu topraklar nasil bize yar oldu biz nasil bir servetin ustunde yasiyoruz aklim almiyor..zorba usullerle guc ve iktidar olan insanlar batini olan her ogretiyi, her izi, her mirasi futursuzca yok ettiler. Insanligin en buyuk sinavidir kendi kendisine tahammul ederek yasamak zorunda kalmasi..ben bu insanlara tahammul edemiyorum

    AntwortenLöschen